Bir şenlik, bir festival fİkriyle hem Ayvalık’ta gezip hem de kısa videolar çekmeye çalışırken veteriner Özgür Bey’e de uğramıştım. Tam videoyu çekerken Özgür Bey bana şaka yollu Ayvalık için düşündüğüm bu proje ve hedeflediğimiz sayı hakkında esprili bir yaklaşımda bulunmuştu. Bugünlerde Çeşme Alaçatı’da sürmekte olan Ot Festivali bu konuşmayı hatırlamama vesile oldu. Alaçatı, kalabalığı kaldıramamış ve fiyatlar da uçmuş. Annem de arkadaşlarıyla festivale gittiği için bana ulaşan bilgiler kesin bilgi.
Üzüldüm hem de çok üzüldüm. Küçücük kağıt bardaklardaki satılan limonataların füyatlarına üzüldüm, küçücük bir dilİm börek için istenilen fiyata üzüldüm. Kalabalık yüzünden yaklaşılamayan tezgahlara, yine kalabalık yüzünden söylediği şarkı duyulmayan şarkıcıya üzüldüm. O kadar yoldan gelen insanlara üzüldüm ve Özgür Bey’e bir kez daha hak verdim. Zaten o proje de tıkanmıştı.
Festivaller güzel tabii ki, o yörenin, bölgenin tanınması için de önemli ama gerçekten lazım mı? Alıp götürdüğü faydasından daha mı çok? Önümüzdeki günlerde Slow Olive ( Yavaş Zeytin ) etkinliği var Cunda’da ve dilerim Cunda batmaz! Bir kez daha denizin üzerinde kalmayı başarır.
Galiba en güzeli Ayvalık ve civarında yılın her günü gstival olduğunu düşünüp ara ara gitmek, acele etmeden, kalabalığa kalmadan ziyaret etmek. Her mevsim ot var Ayvalık’da, balık var, baharda güzel çiçekler, kışın güzel bir hava, yazın tekne gezileri, eğlence var. Deniz ise, deniz hep var ve her mevsim başka güzel.
Sayısız yemek kitabı var Ayvalık ve yöresine ait yemekler hakkında yazılmiş. Alın onlardan birini ya da etraftan bulun bir tarif. Gidin Ayavalık, Armutçuk, Sarımsaklı, Cunda, Küçükköy ya da Altınova’daki pazarlardan birine, olmadı çarşının içindeki hale gidin, alın otları, sebzeleri, meyveleri. Yapın yemeğinizi, kendi ot festivalinizi yaşamanın tarını çıkarın. Hele ki enginar mevsiminde!
10 Nisan 2016, OZM