Bir ürünü, bir malı ya da bir hizmeti nasıl pazarlar ve satarsınız ya da size nasıl pazarlanmasını ve satılmasını istersiniz?
Geçmiste katıldığım bir ihracat eğitiminde Amerikalı eğitmenimiz ona göre, Kapalıçarşı’daki esnafın dünyadaki en iyi satıcılar olduğunu söylemiş ve nasıl satış yaptıklarını anlatmıştı. Bu eğitimden yıllar sonra Oxford’da Mısırlı bir satıcı da Kapalıçarsı esnafının satış tekniklerinden bir tanesini kullanarak bana bir büyük fincan satmıştı. Fincanı zaten alacaktım ama satıcının Kapalıçarşı satış yöntemiyle bana fincan satması ayrıca hoşuma gitmiş, Türklük gururum okşanmıştı. Hatta Mısırlı satıcının bir ara İstanbul’da kalıp Kapalıçarşı’da çalışmış olabileceğini bile düşünmüştüm.
Herhalde Kapalıçarşı esnafınının satış tekniklerinden sonra en ilginç satış tekniklerinden birisini Ayvalık’taki Ferdi Bey uyguluyor. Pazarlaması da farklı. Ferdi Bey el arabasında satış yapan bir eskici. Kazandan fincana, avizeye kadar çeşit çeşit eski eşyayı sokak sokak gezerek satıyor. Bu eşyalar hiç bir işe yaramazmış ama!
Ferdi Bey’i – kendisini ilk gôrdüğümde kim olduğunu bilmiyordum – bir kaç sene önce pazardayken görmüştüm, daha doğrusu önce gayet sakin bir şekilde “Hiç bir işe yaramayan eşyalar satıyorum” diyen bir ses duymuş, kendisini bir an için görmüş ve sonra gözden kaybetmiştim.
Blog için planlanladığım ( ! ) plansız yazılarımın programını gözden geçirirken hiç bir işe yaramayan eşyalar satan bu satıcıya da yer vermek istemiştim. İstemesine istemistim de, kendisine nasıl ulaşacaktım ki? Nasıl bulacaktım onu? Epey zaman da geçmişti aradan. Üstelik ben o sırada Ayvalık’ta da değildim. Olsam bile olduğum sırada pazardan geçmeyebilirdi de. Bu durumda, çok şükür her zaman beni koruyup benden haberdar olan ve benimle olan, beni seven canım Allahım bir köşe başında Ferdi Bey’i karşıma çıkardı.
Ayaküstü fotoğrafını çekip, kendisinden bloğumda bahsetmek istediğimi söyledim. İzin verdi.
Renkli bir kişiliği var, zaten öyle olmasa “Beş para etmez ürünler burada” demezdi herhalde! Sağolsun hemen o anfa vakit ayırdı. (Allah beni seviyor! )
Tezgahında, fotoğrafta da görebileceğiniz gibi kalıba benzer bir eşya var. Ben kek kalıbı sandım. Meğerse kek kalıbı değilmiş. Ne olduğunu öğrendim. Sizin tahminleriniz nedir?
Bu arada Ferdi Bey, yine kendi deyimiyle 132 gündür siftah yapmamış bayrama kadar da siftah olmazmış!
Kısmet olur da bayramda ya da hemen sonrasında Ayvalık’ta olursam ve Ferdi Bey’e bir daha rastlarsam siftah yapıp yapmadığını soracağım.
İnsallah bugün siftah yapar!
Sizin de bildiğiniz bu tarz degişik satış yapan satıcılar varsa ve yorum kısmında paylaşırsanız çok sevinirim. Bir sokağı, bir semti, bir kasabayı aklımıza kazayan, kalbimize işleyen ve yaptığı işe başka bir bakış açısıyla bakıp farklılık katan tüm satıcılara selam da selam olsun!
13 Mayıs 2018, OZM
Vallahi benzetemedim o kapları bir şeye, ortasında başka dış kısmında başka birşey pişen tencere desem değil, mutfak eşyası olmasa gerek. Ben o pirinç eşyanın ne olduğunu merak ettim bir de, hani o yatık duran.
BeğenLiked by 1 kişi
O kaplar raki kadehleri içinmiş. Kadeh ortasina konulup etrafina da buzlar konuluyormus.
O dedigin pirinç eşyanin ne oldugunu hatirlayamadim şu an. Şamdan olabilir.
BeğenLiked by 1 kişi
Çok büyük göründüler gözüme, rakı bardağı ortasına konuyor demek hımmm.
BeğenLiked by 1 kişi
Evey, oyleymis. O kadar büyük değiller. Hatta bir isimleri de varmış. Instagram’da yazıyor.
BeğenLiked by 1 kişi
İsimler ehli keyifmiş.
BeğenLiked by 1 kişi
Gunaydin biraz once Sefler Yarisiyor programina gozum takildi. Avustralya versiyonuydu ve bir Turk sef ve ekibi yarisiyormus. Sefn restorantina da gitmisler. Sidney’de. Restorantta ehli keyifler vardi 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Aslında ehli keyfi daha önce de duymuştum ama o arabanın içindekileri neredeyse tencere boyutunda gördüğüm için bağdaştıramadım.
BeğenLiked by 1 kişi
Yok yok. Kucukler. Ben belli olsunlar diye fotografi buyulttum. Kucukler.
BeğenLiked by 1 kişi