Üzerinde yürüdüğümüz sokaklar ve önünden geçip gittiğimiz sokak isimleri. Var mıdır hepsinin bir hikayesi ya da olmalı mıdır hikayeleri? Sokakların hikayeleri aynı zamanda bizim de hikayemiz midir ya da hikayelerimiz zamanla sokakların da hikayesi mi olurlar? Peki ya sokakların dili var mıdır? Halbuki sokaklar ne kadar çok hikaye bilirler değil mi? Sır tutar sokaklar...
Yaklaşık bir kaç hafta önce Ayvalık’ta sabah yürürken birden yeşilliklerin arasında duran bir sokak tabelası dikkatimi çekti. Üzerinde Çalıkuşu Sokağı yazıyordu. Ne güzel bir sürpriz olmuştu. Beklenmedik bir anda beklenmedik bir sokakta Çalıkuşu’yla karşılaşmak! Acaba Feride Ayvalık’da da öğretmenlik yapmıştı ve Kâmran Feride’nin peşinden bu topraklara mı gelmişti? Belki de vaktiyle sokağın bir sakini Çalıkuşu’nu mu okuyordu ya da rahmetli Reşat Nuri Güntekin’in diğer eserlerini de mi okuyordu da, sokağın adı Çalıkuşu olmuştu? Acaba oradan geçen kaç kişi Çalıkuşu adını görünce romanı okuyup öğretmen olmaya karar vermişti? Ya da kaç kişi dürüst bir aşık olmaya karar vermişti?
Sebebi ne olursa olsun, Çalıkuşu Sokağı tabelasını görünce insan kendini daha mutlu hissedebiliyor, dünyası romantikleşiyor hatta o an denize karşı bir kitabın sayfaları arasında kaybolmak istiyor. Uzun zamandır okumadığı kitapları hatırlıyor, yazarları hatırlıyor. Reşat Nuri Güntekin’in önce 1922’de ilk baskını yapan ve dördüncü baskısından sonra Reşeat Nuri Güntekin’in gözden geçirerek 1939’da yeniden yayınladığı romanının bugün de geçerli olduğunu hatırlıyor. İdealist insanları selamlıyor.
09 Eylül 2020 / OZM
